CAMİLER
Şanlıurfa il merkezinde, Fırfırlı Camii, Selahaddin Eyyubi Camii, Halil-ür Rahman Camii, Rızvaniye Camii, Mevlid-i Halil Camii, Hasan Padişah Camii, Narıncı Camii, Eski Ömeriye Camii, Dabbakhane Camii, Kıbrıs Mescidi, Mevlevihane Camii, Yeni Ömeriye Camii, Nimetullah Camii, Çarhoğlu Camii, Kara Musa Camii, Tuzeken Camii, Hacı Yadigâr Camii, Ulu Cami, Hüseyin Paşa Camii, Hekim Dede Camii, Siverekli Mescidi, Yusuf Paşa Camii, Circis Peygamber Camii, Şehbenderiye Camii, Kadıoğlu Camii, Kutbeddin Camii, İmam Sekkâki Camii, Sultanbey Camii, Miskinler Mescidi, Arabi Camii, Behramlar Camii, Hayrullah Camii, Hacı Lütfullah Camii, Çakeri Camii, Hızanoğlu Camii, Damat Süleyman Paşa Camii, Eski Sefalı Camii, Hüseyniye Mescidi, Müderris Camii, Nur Ali Mescidi, Toktemur Mescidi ve Pazar Camii olmak üzere tarihi değere haiz 42 adet cami ve mescit bulunmaktadır.
FIRFIRLI CAMİİ(ON İKİ HAVARİ KİLİSESİ AZİZ HAVARİLER KİLİSESİ): Vali Fuat Bey Caddesi’nde (Büyükyol) bulunan ve kilise olarak inşa edilen yapı, Oniki Havari Kilisesi olarak ta kayıtlara geçmiştir. Osmanlı Döneminde yapı üzerinde rüzgârgülü benzeri materyaller olduğundan halk arasında “Fırfırlı Kilise” olarak isimlendirilmiştir. Kaynaklara göre Hıristiyanlık açısından büyük önem taşıyan ve Van bölgesindeki Varak Manastırında bulunan “Varak Haçı” 1092 yılında Urfa’ya getirilerek bu kiliseye konulmuştur. Caminin mihrabı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre 1956 yılında kiliseden camiye çevrilmiştir. Camiye çevrilirken özel bir isim kullanılmamış üzerine konulan rüzgârgülünden dolayı Urfa ağzı ile "Fırfırlı Cami" ismi kullanılmıştır.
Yapı kesme taştan, üç nefli bazilika plan düzeninde yapılmıştır. Yapının batı cephesi ile köşe kulelerinde son derece güzel bir taş işçiliği görülmektedir. Naosun(ana ibadet mekânın) orta nefi(bölümü) kubbe ile yan nefleri ise tonozla örtülmüştür.
Yapının dikkat çeken yönlerinden birisi de yarım sütunlar ile dış cephelerdeki taş duvarda bulunan bezemelerdir.
SELAHADDİN EYYUBİ CAMİİ ( AZİZ JOHANNES PRODROMOS ADDAİ KİLİSESİ): Yapı, Vali Fuat Bey Caddesi’nde (Büyükyol) bulunmaktadır. 457 yılında Piskopos Nona tarafından yaptırılan Vaftizci Yahya Kilisesi'nin üzerine 19.yy başlarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Dönemi ve bölgedeki en büyük kilise olması dolayısıyla katedral olarak da adlandırılmıştır. Yapı, uzun yıllar harap durumda kalmış ve bir ara elektrik santrali olarak kullanılmıştır. 28 Mayıs 1993’te onarımı yapılıp, cami olarak ibadete açılmıştır. Caminin girişi batı yönünde olup, son cemaat yeri de daha önceki kilisenin narteksinden(giriş bölümü) yararlanılarak yapılmıştır. İbadet mekânı oldukça geniş ölçüde pencerelerle aydınlatılmıştır. Yapı üzerindeki pencerelerin kenarlarında kiliseden kalan yarım sütunlar ve birbirlerine dolanmış ejder kabartmaları bulunmaktadır. İlk kilisenin Selahaddin Eyyubi tarafından bir dönem cami olarak kullanılmasından dolayı yapı camiye dönüştürüldüğünde aynı isimle anılmıştır. Cami, 2010-2011 yılında, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
HALİL-ÜR RAHMAN CAMİİ (DÖŞEME CAMİİ): Cami, Halil ür-Rahman Gölü’nün(Balıklıgöl) yanında yer almaktadır. Cami halk arasında “Döşeme Camisi” olarak ta isimlendirilmektedir. 504 tarihinde Rahip Urbisyus tarafından Hz. İsa Peygamber’in annesi Hz. Meryem adına bir kilise inşa ettirilmiştir. Meryem Ana Kilisesi olarak kayıtlara geçen bu kilise, Abbasi Halifesi Me’mun döneminde(813-833), camiye dönüştürülmüştür. Minare, Selahattin Eyyubi’nin Yeğeni El Melik’ül Eşref Muzafferüddin Musa tarafından 1211–1212 yıllarında onarılmıştır. Yapı, Kanuni Sultan Süleyman(1520-1566) döneminde restore edilmiştir. 1810 yılında yapı kapsamlı bir onarım görmüştür. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde bu camiden “İbrahim Halil Tekkesi” olarak bahsetmektedir.
RIZVANİYE CAMİİ: Halil ür-Rahman Gölü(Balıklıgöl)'nün kuzey kenarında bulunan cami, 1736(Hicri.1149) yılında Rakka Valisi Rıdvan Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mihraba paralel ve üç kubbeli olarak inşa edilmiştir. Caminin doğusunda tek şerefeli bir minare yer alır. Harim giriş kapısı iki renkli malzeme kullanılarak yapılmıştır. Harim kısmı(ana ibadet mekânı) her yönden açılan pencereleri ile oldukça aydınlıktır. Süsleme olarak yapının en ilginç kısmı, giriş kapısıdır. Ahşap kapı, çivi kullanılmadan geçme ve kakma tekniğiyle yapılmıştır. Kapı üzerinde zengin bitkisel ve geometrik desenler bulunmaktadır. Medrese cami avlusunun kuzeyinde yer almaktadır.
MEVLİD-İ HALİL (DERGÂH) CAMİİ ve MAĞARASI (Hz. İbrahim’in Doğduğu Makam): Mevlid-i Halil Camii, Dergâh Platosu içerisinde, Balıklıgöl civarında yer alır. Mevlid, “kutlu doğum” demektir. Hz. İbrahim Peygamberin yanı başındaki mağarada doğduğuna inanıldığından, camiye Mevlid-i Halil Camii adı verilmiştir. Mevcut kaynaklara göre yapı beş büyük evre geçirmiştir. İlk olarak Seleukoslar döneminde alana, bir putperest tapınağı yapılır. Yahudilik döneminde aynı alanda bir havranın varlığından bahsedilir. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, M.S.150 yılında, aynı alana Hıristiyanlar Kilisesi adında bir kilise inşa edilir. Bizans döneminde bu alana Urfa Ayasofyası yapılır. Son olarak; Osmanlı döneminde 1523 tarihinde Muhammed Salih Paşa tarafından aynı alana cami inşa edilmiştir.
Dikdörtgen bir plana sahip olan caminin, mağara ile arasındaki duvar üzerine camiye dönüştürülürken küçük bir minare yapılmıştır. Ayrıca caminin güneydoğusuna ve kuzeybatı köşesine de iki minare daha eklenmiştir. Kitabelerine göre cami; Muhammed Mes’ud(1816) ve Mahmut oğlu Mahmut(1852) tarafından onarılmış; cami avlusuna Urfalı Ahmet Bican Paşa(1855) ve Derviş Musa tarafından(1887) odalar eklenmiştir. Yapı, son olarak Urfalı Mutasavvuf Şeyh Müslüm Hafız başkanlığında halkın desteğiyle 1951 yılında restore edilmiştir. Halk tarafından Mevlid-i Halil Mağarasından çıkan suyun zemzemden sonra en şifalı su olduğu kabul edilmektedir.
HASAN PADİŞAH CAMİİ: Balıklıgöl civarında, Akarbaşı mevkiinde bulunmaktadır. Urfa Salnamesine göre; Hasan Padişah Camii, 15.yy’in ikinci yarısında, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan tarafından yaptırılmıştır. Aynı salnameye göre yapı, 14.yy’ye tarihlenen Tok Temur Mescidi’ne bitişik olarak inşa edilmiştir.
Hasan Padişah Camii, kitabelere göre; 1574’de Osmanlı Sultanı Selim Han döneminde, Şeyh Abdulkadir oğlu Hacı Yakub tarafından onartılmıştır. Yapı daha sonra; 1575, 1585, 1796, 1859 yıllarında tekrar onarım görmüştür. Avlunun kuzeyinde tek şerefeli bir minaresi mevcuttur. Halil ür-Rahman Gölü’nden gelen su, bu caminin avlusundan geçmektedir.
NARINCI CAMİİ: Balıklıgöl semtinde Akarbaşı mevkiindedir. Bir kitabesi vardır. Eyvan duvarı üzerindeki kitabesine göre buradaki harap yapı, Hafız-ı Kur'an Müşir Paşa tarafından, Rakka'ya Kaymakam olan Muhammed (Miri) Paşa'nın desteğiyle yıkılır. Ardından cami yeniden yaptırılmıştır. Kitabeyi Şair Sakıb yazmıştır. Son mısrada tamir tarihi olarak 1839 (hicri 1255) tarihi görülmektedir.
ATTAR PAZARI CAMİİ: Pazar Camii olarak bilinen yapı Haşimiye meydanındadır. Adını çarşı girişinde bulunan Attar Pazarından almıştır. Oysa yapının asıl ismi Tarihli Camii ve Hoca Ahmed Camii’dir. Yazılı kaynaklarda yapının Urfa'nın eski camilerinden biri olduğu belirtilse de, inşa tarihini veren kitabe tespit edilememiştir. Mevcut yapıda altı adet kitabe bulunmaktadır. Caminin mimber girişi üzerindeki kitabede hicri 1275 (Miladi 1858) tarihi okunup mimberin camiyi dar ettiği, bu yüzden duvar içinde asılı, bir mimber yapıldığı belirtilmektedir. Caminin güney tarafındaki penceredeki hicri 1280 (1863) tarihli kitabede hayır sahiplerinin bu pencereyi açtıkları ve açılan bu iki pencere ile cami içinin ferah olduğu belirtilmektedir. Cami içinde doğu duvarı üzerinde bulunan onarım kitabesinde, ebcet hesabı ile Hicri 1376 (1956-1957) tarihi çıkmaktadır. Caminin eyvanı üzerindeki kitabede; Hicri 1291 (miladi 1874) tarihinde bu eyvanın yeniden tamir edildiği belirtilmektedir. Eyvanın doğusunda yazlık mihrabın üzerindeki kitabede; Ferdizâde Ahmed Efendi’nin bu mihrabı Hicri 1250 (miladi 1834) de yaptırdığı yazılıdır. Attar Pazarı Camii minaresinin ışık pencereleri üzerinde her dört tarafta “Lâilâhe illallah Muhammedün Resulullah” kelime-i tevhidi yazılıdır.
ESKİ ÖMERİYE CAMİİ: Cami, Tütüncü Pazarındadır. Yapının, dört kitabesi vardır. Dış kapının üzerindeki kitabesine göre Halife Hz. Ömer’in (r.a) (634–644) hilafeti zamanında yaptırıldığı belirtilmiştir. Son cemaat yerindeki tamir kitâbesine göre; yapı 1301 (hicri 701) tarihinde Ahmed Hacı Durmuş Siraceddin oğlu Ustad Muhammed Ağa tarafından tamir edilmiştir. Cami bahçesinde yerde bulunan bir taşın üzerinde bulunan kitabesinde caminin Ali Beğin oğlu Hacı Firuz Beğ tarafından 1772 (hicri 1186)'de tamir ettirdiği belirtilmektedir. Ömeriye camii avlusu son cemaat yerinin sağ penceresindeki kitabesine göre; Osmanlı Padişahlarından Sultan Reşad'ın (1909-1918) devrinde 1911 (hicri 1330) onarım görmüştür. Ömeriye Camii iç Kapının doğu tarafındaki kitabesinde yine 1330 hicri tarihi okunmaktadır. Kitabe, Urfalı Hattat Behçet Arabi tarafından yazılmıştır.
DABAKHANE CAMİ: Cami, Hanlar Bölgesinde, Kelleçi Çayı civarında yer alır. Batı kapısı kitâbesi’nde; Sultan 2.Selim zamanında 1568 (hicri 975) tarihinde yaptırılmış olduğu yazılıdır. Yaptıranı belli olmasa da Behram Paşa olduğu tahmin edilmektedir. Yapı mihraba paralel üç kubbe ile örtülüdür. Giriş kapısı üzerinde mükebbire (avluya imamın sesini duyurmak amacıyla yapılan mimari bölüm) vardır ki bu özelliği ile Urfa camilerindeki tek örnektir. Kuzeybatıda yer alan minare, süsleme olarak yedi katlıdır. Cami, 1759 (Hicri 1173) Muhammed Bihsevi Ağa, 1603-1617 arasında hüküm süren Sultan 1. Ahmed döneminde Abdullah oğlu Ramazan Ağa, 1887 (hicri 1305)’te ismi belirlenemeyen bir kişi, tarihsiz bir kitabeye göre Hüseyin Namdar oğlu Seyyid Muhammed tarafından onartılmıştır. Bunların dışında avludaki mezarında kitabesi bulunmaktadır. Mezar kitabesi 4 satır olup ilk 3 satırı tahrip olmuştur. Yanlızca, 1.satırda Behram Paşa ismi okunmaktadır. 4. Satırdaki hicri 970 (M 1562) tarihinden yola çıkılarak, Gümrük Hanı'nın da tarihlerde yapıldığı göz önüne alınırsa Behram Paşa’nın yapının banisi olması muhtemel görünmektedir.
KIBRIS MESCİDİ: Ellisekiz Meydanı (Hoşgörü Meydanı)’na giden sokağın girişindedir. İnşa kitabesi bulunmayan mescidin adına 1920 (hicri 1339) tarihli bir vakfiyede rastlanmaktadır. Burada yapı için “Hacı Mihman Mescidi, nam-ı diğer Kıbrıs Mescidi” ifadeleri kullanılmıştır. Buna göre; 1523’e ait kayıtlarda “Mescid-i Hacı Mihman” olarak geçen yapının bu yapı olduğu tahmin edilmektedir. Yapı Cumhuriyet(1923) sonrası yenilenmiştir. Bu yenileme sırasında son cemaat yeri betonlaşmıştır. Avlunun batısındaki odaların eskiden tekke olarak kullanıldığı söylenilmektedir.
MEVLEVİHANE CAMİİ: Haşimiye Meydanı'nın doğusunda bulunan yapı, 18. Yüzyılda Urfalı Mevleviler için, Mevlevihane olarak inşa edilmiştir. Tekkelerin kapatılmasından sonra yapı, cami olarak ibadete açılmıştır. Yapı, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce restore edilmiştir. Cami kare planlı ve üzeri tek kubbe ile örtülüdür. Yapının batı cephesine bitişik olan çarşı, daha önce kasaplar çarşısı iken yapılan kamulaştırma çalışmalarından sonra hediyelik eşyaların satıldığı bir çarşıya dönüştürülmüştür.
YENİ ÖMERİYE CAMİİ: Yeni Ömeriye Camii, Kurtuluş mahallesi Mısır sokakta, Beykapısı’na giden yoldadır. İki kitabesi vardır. Caminin güney dış kapısındaki üç satırlık kitabesine göre yapı Ahmed'in oğlu Ustad Muhammed tarafından 1214 (hicri 610) senesinde tamir edilmiştir. Yapıda ki ikinci kitabe camii avlusunda imam odası üzerinde yer alır. Buna göre; imam odası 1909 (hicri 1327) tarihinde yapılmıştır.
NİMETULLAH CAMİİ (AK CAMİİ): Nimetullah Camii, Nimetullah Mahallesinde, Ellisekiz Meydanı’nda yer alır. 1500’lü yıllarda Urfa Sancakbeylerinden Nimetullah Bey tarafından inşa ettirildiği tahmin edilmektedir. Kayıtlara göre cami için; Hacı Nimetullah bin Asker 1721’de, ardından Hacı Haydar Ağa 1755’te vakıfta bulunmuştur. Camide tarihi belirlenemeyen bir kitabede yapı için: “Bu eski ve harabe bir kilise iken tamir edilerek camiye çevrildi” ifadesi yer alır. Firuz Bey adı geçen bu kitabe, muhtemelen 1779-1781 arasında hazırlanmıştır. Harim kısmına(ana ibadet mekânı) girişteki kapı Klasik Osmanlı süslemelerini yansıtır. Harim kısmında ana kubbenin yan taraflarına yarım kubbeler eklenmiş, bu şekilde alan genişlemiştir.
Burada amaç daha fazla cemaatin aynı mekânda ibadet etmesini sağlamaktır. Yapıda süsleme olarak; mihrab nişindeki sekizgenlerin oluşturulduğu geometrik süslemeler dikkat çeker. Silindirik tek şerefeli minare Şanlıurfa’daki en uzun minare olması bakımından önem arz eder. Avluyu çevreleyen medrese odaları 1695 yılında Abbas Ağa tarafından yaptırılmıştır. Avlunun kuzey kısmındaki zeminde bulunan üç mezardan ikisi Nimetullah oğlu Rûz Bey (?-1520) ve Lütfü oğlu Ali Bey (?-1594)'e aittir.
ÇARHOĞLU CAMİİ: Çarhoğlu Cami, Kurtuluş mahallesinde yer alır. Bu caminin eski adı "Ömeriye" ve "Meşarkiye" olarak bilinir. Caminin yapım kitabesi yoktur. Yapının üzerinde sadece bir kitabe mevcuttur. Cami avlusundaki kitabede; Muhammed Çarhoğlu tarafından kapsamlıca onartıldığı yazılıdır. Tarih olarak 1955 (hicri 1375) tarihi verilmiştir. Kitabenin hattı Urfalı Hattat Behçet Efendi tarafından yazılmıştır.
KARA MUSA CAMİİ: Cami, Beykapısı mahallesinde yer almakta olup, altı kitabesi bulunmaktadır. Maalesef camiyi yaptıran ve adını veren "Kara Musa" ismine kitabelerde rastlanamamıştır. Çünkü camiyi her tamir eden zat, yapıya kendi kitabesini yerleştirmiş ve önceki kitabeyi söktürmüştür. Böylece Urfa’daki birçok eski camide olduğu gibi bu camide de eski kitabeler kaybolmuştur. Aslında Kara Musa Camiini 1552 tarihinde Kara Musa adında bir zat yaptırmıştır. Caminin batısı pencere altı kitabesinde; 1747 (hicri 1160) tarihinde tamir edildiği yazılı olup tamir edenin adı verilmemiştir. Son cemaat yeri kitabesinde; caminin tamirini 1671 (hicri 1082)’de Muhammed oğlu Abdurrahman Çelebi’nin yaptırdığı yazılıdır. Cami avlusunun batı kapısı kitabesinde ve minare kaidesi batı kitabesinde; Firuz Bey tarafından 1780 (hicri 1195)’te tamir edildiği yazılıdır. Caminin avlusunda güney kapı kitabesinde; Hacı Firuz Bey’in Kızıl Camii (Ulu Camii) ve Ağ Camii (Nimetullah Cami)’yi tamir ettirdiği, şehre çeşmeler yaptığı ve son olarak bu camiyi tamir ettirdiği yazılıdır. Tamir tarihi olarak 1780 (hicri 1195) tarihi verilmektedir. Halkın anlattığına göre cami avlusunda fıskiyeli kocaman bir havuz varmış ve mahallenin çocukları bu havuza girerlermiş. Sonra bu havuz da kaldırılmış. Cami içinde yer alan bir sütun üzerinde bir kitabe parçası vardır. Ters bir şekilde yerleştirilen bu kitabe parçası tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Muhtemelen başka bir yapıdan getirilip buraya yerleştirilmiştir.
TUZEKEN CAMİİ: Türkmeydanı Mahallesi Güllüoğlu sokaktadır. İki kitabesi vardır. Avlunun batısındaki imam oda kitabesinde harap halde iken onarıldığı belirtilmektedir. Tarih olarak 1858 (hicri 1275) tarihi okunmuştur. Bu odanın Kur'an kursu dershanesi olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Cami eyvanının üzerinde kufi yazı ile yuvarlak bir zemin üzerindeki kitabede Lâilâhe illallah Muhammediin Resulallah" yazılmıştır. Minare kaidesinde ise tamir kitabesi olup buna göre minare 1754 (hicri 1167) tarihinde Hacı Mustafa tarafından tamir edilmiştir.
HACI YADİGÂR CAMİİ: Türkmeydanı Mahallesi Güllüoğlu sokaktadır. Caminin bir kitabesi vardır. Caminin iç kapısı üzerindeki sekiz mısralık kitabede yapının 1155 (hicri 550) tarihinde ve 1514 (hicri 920) tarihinde tamir edildiği yazılıdır. Şair Sabır tarafından yazılan kitabede son tamir tarihi olarak 1871 (hicri 1288) verilmiştir. Buna göre yapı Urfa'nın en eski camilerindendir.
ULU CAMİİ: Cami, şehir merkezinde Divanyolu Caddesinde yer alır. Yapım tarihi belirlenemeyen, "Kızıl Kilise" olarak adlandırılan eski bir kilisenin yerine inşa edilmiştir. Eski yapıya ait avlu duvarları, sütunlar, sütun başlıkları ve çan kulesi halen mevcuttur. Caminin inşa kitabesi bulunmamaktadır. Bu yüzden kim tarafından ve ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. 1170-1175 yıllarında Zengiler tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Kitabelere göre Ulu Camii; 1684, 1779, 1780 ve 1870 tarihlerinde onarım görmüştür. İslam fetihlerinden sonra, sütunlarda kullanılan kırmızı mermerler ve kilise ile ilişkisinden dolayı “Mescid ül- Hamra (Kırmızı Mescit)” olarak isimlendirilmiştir. Payeler üzerine oturan ve her biri çapraz tonozlarla örülü on dört sivri kemerle avluya açılan son cemaat yeri Anadolu'da ilk kez Urfa Ulu Camii'nde bulunmaktadır. Caminin harim kısmında bir kuyu yer alır. Halk arasındaki bir inanışa göre Hz. İsa’nın, Kral Abgar’a, Havarisi Thomas’la gönderdiği mendil bu kuyuya bırakılmıştır. Bu nedenle camiinin içindeki kuyunun suyu, şifalı olarak kabul edilir.
Minareye, Cumhuriyet döneminde bir saat eklenerek saat kulesine dönüştürülmüştür. Minare, aynı zamanda şehrin ilk ve tek saat kulesi görevini de görmektedir. Kızıl Kiliseye ait kalın duvarlarla çevrili camii avlusunun kuzeybatı kesimi mezarlıktır. Bu mezarlıktaki türbede, 1823 yılında vefat eden, Halidi Tarikatı’nın kurucusu Mevlana Halid Ziyâeddin Hazretleri'nin küçük oğlu Şehabeddin Ahmet’in mezarı bulunmaktadır. Türbe, Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) tarafından restore edilmiştir. Cami, 2010-2011 yılında, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
HÜSEYİN PAŞA CAMİİ: Hüseyin Paşa Cami, Kara Meydanı semtinde, yolun ortasındadır. Cami, 1728 (hicri 1141)'de Urfa valisi olan Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kitabesine göre; Merhum Ali Paşa'nın bu camiyi tamir ettiği belirtilmiştir. Kitabenin altında tarih yoktur. Son mısradaki "esas-ı azim" kelimesinin harfleri hicri 1142 (miladi 1729) tarihini vermektedir. Öte yandan Yusuf oğlu Darendeli Hüseyin Paşa vakfiyesinde Urfa'nın Karameydanı isimli mahallesinde bir cami yaptırdığını ve tamir ettirdiğini bildiriyor. Bu bilgileri veren vakfiye hicri 1141 (miladi 1728) tarihlidir. Anlaşılan odur ki; Urfa Valisi Darendeli Hüseyin Paşa kitabeye kendi adını yazdırmamıştır. Cami mimberinin kapısı üzerinde hicri 1297 (miladi 1878) tarihi kaydedilmiştir. Bunun da mimberin tamir tarihi olduğu kabul edilmektedir.
HEKİM DEDE CAMİİ: Hekimdede Mahallesinde bulunmaktadır. Kesin yapım tarihi bilinmemektedir. Üç kitabesi vardır. Harim(Ana ibadet mekânı) kapısı üzerindeki kitabesinde caminin, Ahmed oğlu Bayram Bey tarafından 1634 (hicri 1043) tarihinde tamir edildiği belirtilmiştir. Camiin güney batı tarafında bir de çeşme kitabesi bulunmaktadır. Yazısı okunamayan kitabe üzerinde 1708 (hicri 1120) tarihi mevcuttur. Caminin iç kapı üstündeki tahrip olan kitabesinde ise camiin ikinci veya üçüncü tamirinin Mustafa Paşa tarafından 1776 (hicri 1190) tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Hekim Dede türbesinin cami avlusundan taraf duvarının üzerinde yer alan kitabede yalnız 1803 (hicri 1218) tarihi okunabilmiştir.
SİVEREKLİ MESCİDİ (HZ.ABBAS CAMİİ): Siverekli mahallesinde(bugünkü Beykapısı mahallesi alanı içinde) yer alan 1882 (hicri 1300) tarihli bir çeşme mevcuttur. Kaynaklara göre bu çeşmenin bitişiğinde Siverekli Camii adında bir cami mevcuttu. Bu cami günümüzde bozulmuş ve ev olarak kullanılmaktadır. Ancak caminin bir kısmı ibadet mekânı olarak kullanılabilmektedir. Cami olarak kullanılan bu alana ise Hz.Abbas Camii denmektedir.
YUSUF PAŞA CAMİİ: Yusuf Paşa Camii, Sarayönü caddesindedir. Camiyi yaptıran Urfa-Rakka Valisi Yusuf Paşa'dır. Yusuf Paşa'nın bu cami için düzenlediği vakfiye 1710 (hicri 1122) tarihlidir. Üç kitabesi bulunan yapının mihrap kitabesinde 1850 (Hicri 1267) tarihinde Hacı Es'ad adında bir hayırsever tarafından yapının bazı bölümlerinin onarıldığı belirtilmektedir. Caminin avlusunda bir oda kitabesi bulunmaktadır. Kitabede, hayırseverlerin 1872 (hicri 1289) yılında avludaki odayı onardıkları yazılıdır. Yapıdaki son kitabe imam odasının üzerinde yer alır. Buradaki kitabede; Abdulvahab Efendi adlı bir kişinin avludaki odaların hepsini baştanbaşa yeniden yaptırdığı yazılıdır. Tamirat 1879 (hicri 1296) da yapılmıştır.
DAMAT SÜLEYMAN PAŞA CAMİİ: Damat Süleyman Paşa Camii, Atatürk Mahallesinde Büyükşehir Belediye Binasının arkasında yer alır. Tescil kayıtlarına göre 17. Yy sonlarına tarihlenmektedir. Camiyi yaptıran Gürcü asıllı Hassa silahşörlerinden Rakka Beyler Beyi Damat Süleyman Paşa’dır. Mevcut kayıtlarda Süleyman Paşa’nın 1688-89 yıllarında vefat ettiği belirtilmektedir. Zaman içerisinde yapılan ekleme ve genişletmeler sonucunda yapının asli yapısı bozulmuştur.
Mevcut plana göre dikdörtgen avlunun dört bir yanı revaklarla çevrilidir. Avluya kuzey ve doğudaya açılan birer kapı ile girilmektedir. Harim kısmı; mihraba paralel iki sahından oluşmaktadır. Harimde orta alanda bir de kubbe yer almaktadır. Yapının kuzeyinde girişi kuzey doğudan verilen yapıyı “L” şeklinde çevreleyen bir avlu yer alır. Bu avlunun kuzeyinde ise hücreler bulunmaktadır. Yapının dikkat çeken en önemli özelliği ise minaresinin üç şerefeli olmasıdır.
PEYGAMBER CAMİİ (CİRCİS PEYGAMBER CAMİİ): Circis Peygamber adına yaptırılmış olduğu kabul edilen Peygamber Camii, Kamberiye Mahallesinde, Müftülük binası bitişiğindedir. Yapıldığı dönemde Urfa surları dışında kalan bu yapı, Circis Peygamberin makamı kabul edilmektedir. Camiye çevrilen kiliselerden biridir. Yapının iki kitabesi vardır. Ayrıca bir de Süryanice kitabesi bulunmaktadır. Camii içindeki bir sütun üzerine yazılmış kitabede: “Bu kilise, zamanın sultanı genç padişah Sultan Abdulmecid Han (1839–1861) devrinde – Allah onun mülkünü daim etsin- ve himmet sahibi müşiri ekrem Salih Vechi Paşa zamanında – Allah onun dostluğunu devam ettirsin – ve kaymakam dairesinin vekili Bahri Paşa'nın kaymakamlığı zamanında – Allah onun ikbalini arttırsın – ve Çerkez Hüseyin Ağa'nın memuriyeti ile – Allah onun kadrini arttırsın – 1260 senesi Recep ayında tamamlandı." bilgileri verilmektedir. Son cemaat yerinde giriş kapısının yanındaki mermer kitabede yapının daha önce kilise olarak yapıldığı 1965 (hicri 1385) te Muhammed Çarhoğlu tarafından tamir edilerek camiye dönüştürüldüğü yazılıdır.
ŞEHBENDERİYE CAMİİ: Şehbenderiye Camii, Topçu Meydanındadır. Caminin dış kapısı ve son cemaat yerinde olmak üzere iki kitabesi vardır. Urfalı Şair Emin tarafından yazılan dış kapı kitabesine göre1909 (hicri 1327) tarihinde yaptırılmıştır. Son cemaat yerinin doğusundaki kitabesinde ise caminin Bekir Bey adlı biri tarafından yaptırıldığı belirtilmektedir. Yapı kesme ta malzemeden inşa edilmiştir.
KADIOĞLU CAMİİ: Kadıoğlu Camii, Demokrasi Caddesi (12 Eylül Caddesi)’nde, Su Meydanındadır. Caminin yapılış tarihi belli değildir. Caminin iki kitabesi vardır. Daha eski olduğu tahmin edilen son cemaat yeri pencere üzerinde bulunan kitabesi kırılmıştır. Kalan kısmı şöyledir: “sultanoğlu sultan (…) bunun tamirini emretti.” Tamir tarihi ve kimin yaptırdığı kırılmış olup, kırılan yer betonla örtülmüştür. Bu caminin sultanlar tarafından yaptırılmamış olduğu, bu yazının başka bir yapıdan buraya getirildiği tahmin edilmektedir. Minare kaidesindeki kitabede, minarenin Bahri Paşa tarafından 1844 (h.1260) tarihinde yaptırıldığını göstermektedir. Caminin minaresi, üstü beşik tonoz örtülü olup, dış kapının üzerine yaptırılmıştır. Bu yüzden halk arasında bu camiye “Dipsiz Minareli Camii” denmektedir.
Caminin yapılışı ile ilgili bir rivayet vardır. Rivayete göre Kadıoğlu diye tanınan zat, bu camii yaptırırken, mihrabını tayin etmekte yanlışlık gösteren gayrı müslim ustaya kıblenin asıl yönünü gösterir. Fakat usta kabul etmez. Bu konuşma bir iki defa tekrar edince Kadıoğlu, elini ustanın gözüne sürer. Usta karşısında Kâbe'yi görür. Bunun üzerine ustanın Müslüman olduğu söylenilmektedir.
KUTBEDDİN CAMİİ: Kutbeddin Camii, Demokrasi Caddesi (Oniki Eylül Caddesi) üzerindedir. Üç kitabesi vardır. Caminin eyvanındaki pencerenin üstündeki kitabesinde Bican Ağa ve Osman Ağa isimleri yazılıdır. Bican Ağa tamiri yapan kişi olarak öne çıkmaktadır. Onarım tarihi olarak 1876 tarihi ( hicri1293) tarihi verilmiştir. Manzumeyi Şair Muhlis yazmıştır. Kutbeddin Camii doğu kapısı iç kitabesinde “Bunun ustasına yüz binlerce aferinler olsun, sadakatle yapılmasına çok çalıştı. Her gece ve gündüz övünerek dursun, onun bu uzun bekleyişine an be an Hızır Hoca yetişsin” yazılıdır. Bu kitabe 1831 (hicri 1247) tarihinde yazılmıştır. Mahmut Karakaş (Şanlıurfa ve İlçelerinde Kitabeler/Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları)’a göre 1980’li yıllarda yapılan onarım sırasında bu kitabe başka bir yerden alınıp buraya konmuştur. Camiin doğu kapı kitabesinde, uzun zaman harabe halde iken onarıldığı yazılıdır. Kitabede onaranın adı yoktur. Ancak Halife Hz. Ömer’den bahsedilmekte ve onaran için “aynı adı taşıyan” ifadelerine yer verilmiştir. Buna mukabil onarımı yaptıranın Ömer Paşa olduğu tahmin edilmektedir. Kitabede tarih olarak 1778 (hicri 1192) tarihi verilmiştir. Ömer Paşa ve hanımı Ümmü Gülsüm Hanım, 1779 (hicri 1193)’de Rızaiye medresesini yaptırmışlardı. Bu medrese Kutbeddin Camii bünyesinde faaliyet gösteriyordu. Demek oluyor ki bu medresenin yapımından önce Kutbeddin Camiini Rızvan Ahmet Paşa'nın oğlu olan Mirimiran Ömer Paşa tamir ettirmiştir.
İMAM SEKKÂKİ CAMİİ: İmam Sekkaki Camii, Bıçakçılı Mahallesinde yer almaktadır. Caminin inşa kitabesi yoktur. 1523 tarihli kayıtlarda “Mescid-i Bıçakçı” olarak geçmektedir. Osmanlı dönemi yapısı olan cami, enine dikdörtgen bir ana mekâna sahip olup, bu mekân yanlardan birer beşik tonozla genişletilmiştir. Düzgün kesme taş malzeme ile yapılan caminin son cemaat yeri üç çapraz tonozdan oluşmaktadır. Mihrap sade iken mimber balkon şeklinde taşmalı olarak yapılmıştır. Harim kısmına giriş üzerinde ahşap müezzin mahfili yer almaktadır. Avlu kapısı üzerine son yıllarda betonarme köşk minare eklenmiştir. Yapıdaki tek kitabe mihrap üzerindeki yer alır. 1958 tarihli (hicri 1318) kitabede onarım kitabesidir.
SULTANBEY CAMİİ: Akarbaşı semtinde Çift kubbeye çıkılan yol üzerindedir. Bir kitabesi vardır. Camiin giriş kapısı üzerindeki kitabesinde; Sultan Bey Mescidi’nin Sultan III. Murad (1574–1595) devrinde 1587 (hicri 995) tarihinde, Emir Sultan Ahmed Bey tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Bu zatın kabri de caminin altındadır. Mahmut Karakaş (Şanlıurfa ve İlçelerinde Kitabeler/Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları)’a göre aynı semtte bulunan Sultan Hamamı Emir Sultan Ahmed tarafından yaptırılmış olabilir.
ARABİ CAMİİ: Cami, Urfa'nın Tepe Mahallesi Harrankapı semtinde Mahmut Coşkunses sokağındadır. Bu camiye “Eski Arabi Camii” de denmektedir. Caminin minare kaidesindeki kitabesinde Muhammed Fazili Efendinin bu camiyi 1743 (hicri 1156) tarihinde yaptırdığı yazılıdır. Kayıtlara göre; cami Alihan Mescidi diye bilinen bir mescidin yerine inşa edilmiştir. Minaresi Urfa'daki tek örnektir. Cami'nin iç kapısı üzerindeki kitabesinde aynı tarihte Muhammed Fazili Efendinin camiye vakıf yaptırdığı yazılıdır.
BEHRAMLAR CAMİİ: Cami, Harrankapı semtindedir. İki kapısı vardır. Batı tarafındaki dış kapı üzerinde iki kitabe bulunmaktadır. Üstteki kitabede; caminin1585 (hicri 993) tarihinde Abdullah'ın oğlu Hacı Ali'nin oğlu Hacı Muhammed tarafından tamir edildiği yazılıdır. Alttaki kitabede “Mescidler Allah’a mahsustur, Allah ile beraber bir başkasına dua etmeyin.” Yazısı ve onun altında dua satırı bulunmaktadır.
HAYRULLAH CAMİİ: Hayrullah Camii Kendirci Mahallesinde Harrankapı semtindedir. Caminin iki kitabesi vardır. Dış kapı kitabesinde Abdurrahman Beşe(Paşa) oğlu Hacı Ali tarafından minare ve kapının tamir edildiği yazılıdır. Buradaki tarih 1764 (hicri 1178)'dir. Mimber üzerindeki kitabesinde ise mimberin tamirinden bahsedilmektedir. Ancak tamiri yaptıranın adı belirtilmemiştir. Tamir tarihi olarak 1797 (hicri 1212) verilmiştir.
HACI LÜTFULLAH CAMİİ: Cami, Harran Kapısının karşısındadır. İki kitabesi vardır. İç kapısı kitabesinde Mustafa oğlu Hacı Abdurrahman Efendinin yapıyı tamir ettirdiği yazılıdır. Tamirat 1720 (hicri 1133) ’de tamamlanmıştır. Kapı girişinin yan tarafında bulunan kitabede; “Hay ve Baki olan Allah'a hamd olsun bu tamamlandı. Yarab bu ev sahibini mutlu kıl. Kendisini cennete ulaştır, cehennemden uzaklaştır” yazılıdır. Kitabeye göre yapı, 1853 (hicri 1270) tarihinde yapılmıştır. Mustafa Karakaş(Şanlıurfa ve İlçelerinde Kitabeler)’a göre bu kitabe cami kitabesi olmayıp bir otel kitabesindir. Yıldız Meydanındaki hamam ve civarı yıktırıldığı zaman söz konusu otelde yıkılmış ve kitabesi bu camiye yerleştirilmiştir.
ÇAKERİ CAMİİ: Çakeri Camii, Türkmeydanı Mahallesinde beş kitabesi bulunan bir camidir. “Cakeri” köle demektir. Halil ür-Rahman Gölünden çıkan su, buraya kadar yeraltından gelmektedir. Bu su, eskiden şehrin bitiminde yer alan bahçelere kadar akardı. Gelen su bu arada Çakeri Camiinin mihrabı altından geçerdi. Ancak günümüzde gelişen yapılaşmaya binaen bu manzarayı görmek mümkün değildir. Son cemaat yerinin sağ köşesindeki kitabede; caminin tamiratının Muhammed oğlu Hacı Ali'nin yardımı ile yapıldığı yazılıdır. Burada verilen tarih 1524 (hicri 930)’tür. Caminin avlu kapısı kitabesinde; İslam Peygamberi Hz.Muhamed(s.a.) soyundan gelen Seyyid Şeyh Muhammed’in bu camiyi onarttığı yazılmıştır. Ardından Sultan 4.Murad Han (1623-1640) devrinde 1635’te (hicri 1044) Ayaşoğlu Hacı Hüseyin tarafından, yenilendiği belirtilmiştir. Kitabede ayrıca Mehdi oğlu Hacı İbrahim adında bir yapı ustasından bahsedilmektedir. Çakeri Camiinin iç kapısı üzerindeki kitabede Ayaş oğlu Hacı Hüseyin'e dua edilmekte ve aynı tarih verilmektedir. Caminin abdest alma yerinde bulunan sütunun üzerinde tahrip olmuş bir kitabe vardır. Burada abdest alma yerinin yapıldığından bahsedilmekte ise de tarih ve kişi adı okunamamıştır.
HIZANOĞLU CAMİİ: Hızanoğlu Camii, Pınarbaşı Mahallesinde Hacı Hamza sokakta yer alır. Üç kitabesi vardır. Caminin dış kapı üzerindeki kitabesinde caminin Hacı Halil adında biri tarafından tamir edildiği (1729/ hicri 1142 ) yazılmıştır. Camiin iç kapı kitabesinde Hacı Halil Ağa'nın bu eski camiyi kapsamlıca tamir ettirdiği yazılıdır. Minare kaidesinde yer alan Şair Zahir’in yazdığı kitabede minarenin yerinin çok yüksek olduğu, hoş bir yerde yapıldığı belirtilmektedir. Minare şerefesinin kapı girişi üzerindeki kitabede Muhtar Beğ isminde birinden ve minarenin 1851’de (hicri 1268) tamir edildiğinden bahsedilmektedir.
MİSKİNLER MESCİDİ: Miskinler Mescidi, Eyyubiye Mahallesinde yer alır. Yapının inşa kitabesi yoktur. Halk tarafından, 1865 yılında Muhammed Nabi adında biri tarafından yaptırıldığı ifade edilmektedir. Cami mihraba paralel, iki sahınlı, olarak yapılmıştır. Yapıda, üst örtü olarak çapraz tonoz kullanılmıştır. Camiye yakın zamanda üç gözlü son cemaat yeri eklenmiştir. Yapının mimberi balkon şeklinde olup mihrap üzerinde yer almaktadır.